
Serdar Öktem Suikastı: Taşeron Örgüt İddiası, Şok Eden Otopsi Detayları ve Cinayetin Gölgesindeki Davalar
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetinde sanık olarak yargılanan Avukat Serdar Öktem, İstanbul Şişli’de aracında uzun namlulu silahlarla düzenlenen saldırı sonucu hayatını kaybetti. Olay, hem saldırının profesyonel niteliği hem de kamuoyunda dikkatle izlenen Sinan Ateş davasındaki rolü nedeniyle büyük yankı uyandırdı.
Otopsi Raporu Kan Dondurdu
Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan otopsi raporu, suikastın ne denli planlı ve ölümcül olduğunu gözler önüne serdi. Öktem’in yüzüne, kafasına ve koluna isabet eden kurşunlar, her biri tek başına ölümcül olarak değerlendirildi. Kafatası ve yüz kemiklerinde kırıklar, beyin dokusunda tahribat ve iç-dış kanamaya neden olan ağır yaralanmalar tespit edildi.
Soruşturmada ‘Taşeron Örgüt’ Şüphesi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, saldırıyı bir suç örgütünün husumet nedeniyle gerçekleştirdiğini, ancak olayda taşeron yapıların kullanılıp kullanılmadığının da araştırıldığını duyurdu. Gözaltına alınan 5 şüpheli ile kaçışa yardım eden bir kişi emniyet birimlerine teslim edildi. Ele geçirilen silahlar arasında 2 Kalaşnikof ve 2 tabanca bulunuyor.
“Daltonlar” Suç Örgütü Mü Üstlendi?
Saldırının ardından sosyal medyada yapılan bazı paylaşımlarda, suikastı “Daltonlar” isimli bir suç örgütünün üstlendiği iddia edildi. Paylaşımlarda, geçtiğimiz Ağustos ayında İspanya’da öldürülen Caner Kocer’in intikamının alındığı öne sürüldü. Kocer’in örgütün üst düzey isimlerinden biri olduğu iddia edilmişti.
Öktem’in Ölümünden Saatler Önceki Paylaşımı Dikkat Çekti
Serdar Öktem’in saldırıdan kısa süre önce WhatsApp’ta yaptığı son paylaşımda Duha Suresi 5. Ayet yer aldı: “Vakti geldiğinde Rabbin sana gönlündekini verecek ve seni hoşnut kılacak.”
Ayrıca sosyal medya hesabından yaptığı geçmiş paylaşımlarda, kendisine yönelik tehdit ve düşmanlıklara dair dikkat çeken ifadeler kullanmıştı.
Sinan Ateş Davasıyla Bağlantısı
Serdar Öktem, eski Ülkü Ocakları Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin açılan davada sanık olarak yargılanıyordu. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren davada, dosyası ayrılmıştı. Ölümünün ardından kamuoyunda bu davayla bağlantılı yeni soru işaretleri doğdu.